12 Ağustos 2025, Salı
22:38

 Çanakkale... Binlerce yıllık direnişin, kahramanlığın kenti… Bugün, başka bir savaşın tam ortasında. Orman yangınlarının kara pençesi, doğanın kalbini, bizim ciğerlerimizi, yüreklerimizi kavuruyor. Rüzgârın acımasız hızıyla yayılan alevler, sadece ağaçları değil, milyonlarca canlının yaşamını da çarpıcı biçimde yok ediyor.


 Ve biliyoruz ki, bu sadece Çanakkale’nin dramı değil. Türkiye’nin dört bir yanında ciğerlerimiz yanıyor. Kuşlar, böcekler, ağaçlar… Ormanlarımızdaki binlerce, milyonlarca canlı, cayır cayır yanarken, bizler çaresizce izliyoruz.


 Ama asıl yürek parçalayan; binlerce insanın aniden evlerinden, yurtlarından, hayatlarından koparılmasıdır. Anahtarlarını, giyecek kıyafet, sevdiklerinin fotoğraflarını, anılarını dahi alamadan kaçmak zorunda kalan insanların çaresizliği… Arkalarında bıraktıkları hayatları, para birikimlerini, değerli ne varsa her şeyi kaybetmenin acısını yüreğimizde hissediyoruz.


 2090 vatandaşımız tedbiren tahliye edildi. 77 kişi dumandan etkilenip hastanelerde tedavi görüyor. Şükür ki hayati tehlikeleri yok. Ama bu sayılar, yaşanan acıyı anlatmaya yetmez. Her rakamın arkasında bir aile, bir hikâye, bir dünya var.


 Yollar kapandı, trafik aksadı, uçaklar havalanamıyor. Çanakkale Valisi Ömer Toraman ’ın dediği gibi, “Gereksiz trafiğe çıkmayalım” çünkü bu küçük detaylar, hayat kurtarabilir. Güçlü tahliye ekipleri, sahil güvenlik, GESTAŞ ve jandarma hep birlikte insan hayatı için savaş veriyorlar. Fakat en acısı; o yangının dumanı, korkusu, çaresizliği hepimizin üstüne çökmüş durumda.


 Bu yangınlar sadece doğanın ateşi değil, bizim insanlık sınavımızdır. İhmaller, dikkatsizlikler, hatta belki de doğaya karşı artan duyarsızlık; tüm bunlar bir araya gelerek bu rezaleti doğurdu.


 Ormanlarımız, canlılarımız, gelecek kuşaklarımız yanıyor. Yüreklerimiz, ciğerlerimiz yanıyor. Ama hâlâ umut var. Birlikte olursak, dayanışmayı büyütürsek, bu alevleri söndürür, yeniden yeşeren yarınları beraber inşa ederiz.

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ