CHP Sözcüsü Faik Öztrak düzenlediği basın toplantısında yeni tip Koronavirüs'e (Covid-19) karşı tedbirlerinin taksit taksit alınmasının süreci uzattığını söyledi. Öztrak, CHP'nin zorunlu karantina çağrısını yineledi.
Öztrak "İktidar önce maskeyi zorunlu tuttu, sonra maskeleri vatandaşa satmaya kalktı. Bizim belediyelerimizde bedava vereceğiz deyince akılları başlarına geliverdi. Biz de maskeleri ücretsiz dağıtacağız dediler, önce E-devlet üzerinden karneye bağladılar sonra eczaneler üzerinden dağıtılacağını açıkladılar. Bu da bir gelişmedir" dedi.
Çalışmak zorunda olan insanların sağlığı ile ekmeği arasında seçim yapmak zorunda kaldığını bu anlayışın salgınla mücadele edemeyeceğini kaydeden Öztrak, "Salgın ülkemizde hızla yayılıyor. İran başta olmak üzere sınırlarımızda kontrolsüz göçün devam etmesi, Umre’den dönen vatandaşlarımız hakkında gerekli tedbirlerin alınmaması hastalığın yayılmasına neden oldu. Türkiye tüm dünyada en çok hasta görülen 9. ülke." diye konuştu.
Öztrak, "Büyükşehir Belediye Başkanımız İstanbul’da virüs yoğunluğunun en çok olduğu 3 ilçeyi açıkladı. Bağcılar, Esenler, Bayrampaşa. İnsanlarımızı sağlığı ile ekmeği arasında seçim yapmaya iten bir anlayışla salgınla mücadele edilemez." düşüncesini dile getirdi.
Öztrak, "20-65 yaş arası çalışan insanlarımız akşam olduğunda nereye geri dönüyor? Evden çıkmayan aile bireylerinin yanına. Evden çıkmayan insanlarımızın yaptığı fedakarlık boşa gidiyor. Alınan tedbirlerin gecikmesi sürecin uzamasına neden oluyor." ifadesini kullandı.
Öztrak, "Biz bu yüzden zorunlu karantina ve izolasyon uygulayın, ekonomik önlemleri alın diyoruz. Taksit taksit alınan tedbirler sürecin uzamasına neden oluyor. İktidar ne pahasına olursa olsun üretim sürsün beklentisinde." görüşünü savundu.
Öztrak'ın açıklamasından başlıklar şöyle:
Saray milletin sesini duymuyor. Ekonomiden sorumlu bakan Tweet atmaktan başka bir şey yapmıyor. İşi ne kadar hafife aldığını dünya aleme gösteriyor.
Erdoğan, “Salgın nedeniyle 2023 hedeflerinin önündeki engelin kendiliğinden kalktığını” söylüyor. Saray’da size ne yiyip, içiriyorlar, bu nasıl bir ruh halidir? Erdoğan’ın yerinde olsak bu cümleyi yazıp getiren danışmanı bir dakika yerinde tutmayız. Bu milletle açıktan alay etmektir.
IMF başkanının Türkiye dahil tüm üye ülkelerle görüştüğünü açıklamasının döviz kurlarında gevşeme yarattığını belirten Öztrak şöyle devam etti:
Yönetime duyulan güvensizliğin bir göstergesi. Ekonominin dümeninin IMF’ye verileceği izlenimini veren bir görüşme piyasalarda bir toparlanmaya neden oluyorsa iktidarın güvenilirlik konusunda ciddi bir açığı var demektir.
Ekonominin dümeninin IMF’ye verileceği izlenimini veren bir görüşme piyasalarda bir toparlanmaya neden oluyorsa iktidarın güvenilirlik konusunda ciddi bir açığı var demektir.
İktidar önce maskeyi zorunlu tuttu, sonra maskeleri vatandaşa satmaya kalktı. Bizim belediyelerimizde bedava vereceğiz deyince akılları başlarına geliverdi. Biz de maskeleri ücretsiz dağıtacağız dediler, önce E-devlet üzerinden karneye bağladılar sonra eczaneler üzerinden dağıtılacağını açıkladılar. Bu da bir gelişmedir.
İBB Başkanımız Atatürk Havalimanı’nın hastaneye dönüştürülmesini önerdi. Önce kulaklarının üzerine yattılar. 10 gün sonra hastane yapıyoruz dediler. Orada bir bina var, sırf inattan havalimanın karşısındaki başkanın sakıncalı dediği yere arsaya hastane yapmaya kalktılar. Şimdi duyuyoruz onun da yerini değiştiriyorlarmış. Bir karar verin. 65 yaş üzeri vatandaşlarımızın sokağa çıkmasına sınır getirilmesi fikrinin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımıza ait olduğu ortaya çıktı. Bir mesaj grubunda başkanımız bunu önermiş. Bir mesaj grubu dahi ortak aklın üretilmesinde ne kadar yararlı olabiliyor. İktidar tedbirleri gecikmeli, kimseye bir şey sormadan alıyor.
Salgınla mücadelede özel hastanelerden yararlanılması, kritik malzemelerin ihracının gerektiğinde kısıtlanması gibi birçok önerimiz gecikerek hayata geçirildi. Böyle bir salgın söz konusuysa bırakın 1 haftayı bazen tek bir saat bile kritiktir. Erdoğan partisinin genel başkanı olmayı seçti. Belediyelerimizin zor günlerde milletimize yardım etmek için düzenlediği bağış kampanyalarını yasaklıyor.
Kendi bağış kampanyaları için kamu kuruluşlarından para topluyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi kampanyaya 15 milyon TL bağışta bulunuyor. Aradan 10 gün geçmeden salgın nedeniyle çalışmaları süren Lojistik Merkezi’ni askıya aldığı haberleri geliyor. Burada çalıştırılan 13 işçinin işine son veriliyor. Bir yandan üyelerinden kestikleri aidattan 15 milyon bağışlayacak kadar zenginler, ama diğer taraftan 13 işçiyi ekmeğinden kesecek kadar zor durumdalar.
Osmangazi ve YSS köprüleri için 2019 ait araç geçiş garantileri kapsamında bu ay 2 milyar 720 milyon lira ödenmesi gerekiyor. Bu ödeme yapıldı mı yapılmadı mı? Dolar cinsinden geçiş garantilerini TL’ye çevrilsin demiştik. Belediyelerimizin fakir fukaraya yemek dağıttığı aşevlerine yapılan bağışları bile bloke etmiş durumdalar. Ki bu bağışlar senelerdir devam ediyordu. Bir tas çorbayı bile milletimize çok gördüler.
Tüm sendikalar kriz süresince işten çıkarmanın yasaklanmasını istedi. Saray bunu bir torba yasaya koyarak Meclis’e getirdi. Ama gelen düzenleme huzursuzluğu artıracak bir düzenleme. Getirilen ücretsiz izin emekçiyi açlığa mahkum edecek bir düzenleme. Bizim mevzuatımızda tek taraflı ücretsiz izin diye bir uygulama yok. Bu düzenlemeyle tek taraflı ücretsiz izin mevzuata girdi. İşveren işçiyi sormadan çıkarabilecek. İşsizlik sigortası fonunda aylık 1177 lira gibi komik bir tutar ödenecek. Bu zor dönemde işçi nasıl geçinecek?
İnfaz paketi adil, hukuki, insani değildir. Cumhur İttifakı saygın hukukçuların hiçbir önerisini dikkate almadan sayısal çoğunluğa dayanarak bu düzenlemeyi çıkarmaya çalışmaktadır. Bu toplum vicdanında derin yaralar açacak bir affa dönüşmüştür. Erdoğan bu düzenlemeyle kendini de inkar ediyor.
Erdoğan, bir suç devlete karşı işlenmişse devlet af düşünebilir ancak bir suç şahıslara işlenmişse devletin o suçu affetme yetkisi yok diyordu. Bu olmayan yetkiyi bugün kendilerinde nasıl görüyorlar?
Salgın var diye infaz indirimi yapıyorsunuz, bunun affa dönüşmemesi ölçülü adaletli olması gerekiyor. Gazetecileri içeride tutuyorsunuz hırsızı salıyorsunuz. Bunun adı açıkça siyasi fırsatçılıktır. Bu düzenlemeyle devlete duyulan güven daha da dip yapar. İnfaz düzenlemesiyle rüşvet yiyen çıkacak, haberini yapan içeri girecek.