Savaşın başladığı ilk dönemlerden itibaren Ukrayna’ya gıda, hijyen malzemeleri ve temel yaşam ürünleri ulaştıran Yoğurtçuoğlu, bugüne dek binlerce savaş mağduruna destek oldu. Yardımlarını herhangi bir kuruma bağlı kalmadan, tamamen kişisel girişimleriyle sürdüren iş insanı, Ukraynalı çocukların gönderdiği teşekkür mektuplarını “tüm emeklerimin en anlamlı karşılığı” olarak değerlendiriyor.
İnsani yardım faaliyetlerinin yanı sıra sosyal yaşama da dokunmak isteyen Yoğurtçuoğlu, başkent Kiev’de açtığı ‘Bayraktar’ adlı Türk restoranıyla dikkat çekiyor. Hem adını direnişin simgelerinden alan hem de Türk mutfağını Ukraynalılarla buluşturan bu girişim, savaş koşullarında sosyal dayanışma alanı haline gelmiş durumda.
Ancak Yoğurtçuoğlu’nun çabaları son dönemde bazı çevrelerin hedefi hâline geldi. Ukrayna'dan firar ettiği öne sürülen bir şahsın öncülüğünde, çeşitli dijital platformlarda hakkında asılsız haberler yayımlandığı iddia ediliyor. Yoğurtçuoğlu bu iddialara karşı hukuki süreç başlattığını açıklarken, “İnsanların gönlündeki yer her şeyden daha değerlidir,” diyerek çalışmalarına devam edeceğini vurguluyor.
Yoğurtçuoğlu’nun Ukrayna’yla kurduğu bağ ise yalnızca insani değil, duygusal bir zemine de dayanıyor. “Bu ülke artık benim ikinci yuvam,” sözleriyle hislerini özetleyen iş insanı, yardım ve dayanışma anlayışını tek bir cümlede özetliyor:
“Yardım etmek, sadece el uzatmak değil; kalpten kalbe bir köprü kurmaktır.”
